“Akşam
olduğunda yan yana yürürken köprü altında şarabı bitmiş bir adembaba gördük.
Homurdanarak veryansın ediyordu kaderine. Sol yanımdaki boşluğa baktığımda
yoktu. Hızla uzaklaşırken gördüm onu. Tehlikede olacağımı umursamayacağına
şaşırmıştım. Biraz sonra elinde bir galon şarapla çıkıp geldi...
“Neydi
o kadın öyle? Tamam sevmesine seviyordu beni; ama bu kadar da bir kedinin
hayatına müdahale edilmezdi ki! Yok perdeye tırmanma! Yavaş! Gel buraya! Git
buradan! İn oradan! Uslu dur! Tırnakların batıyor! O neydi yahu! Tırnaklarım
batıyormuş. Durmadan bağırıyordu. Sanki çocuğu var karşısında..